TAZE KAN

HALİL DURUKAFA

05-03-2015 09:59

Her görevin bir sonu vardır, olmalıdır. Bir insan bir görevi ilelebet yapamaz, yapmamalıdır. Bir kere enerjisi kalmaz, yıpranır. Yıpranma, yeniliğe açılan kapıları kapatır…

                Bulmacalarda sıkça çıkar, “hayat sıvısı” olarak. Gerçekten de hayat sıvımızdır, kan. İnsan vücudunun olmazsa olmaz öğelerindendir. Vücudu ayakta tutan, yaşamımızı anlamlandıran sıvıdır. İletişim, taşıma gibi birçok görevleri vardır. Biz farkında olsak da olmasak da her saat, her dakika ve hatta her saniye akıllara durgunluk veren bir yapısıyla hamallık yapar.  Yapısında, benim en sevdiğim hücre olan sevimli kırmızı kan hücrelerini barındırırlar. Bu sevimli kırmızı kan hücrelerinin İçerisinde kana kırmızı rengi veren hemoglobin ve hemoglobinin içerisinde de dünyamızda mülteci olarak gelen demir mineralini ihtiva eder. Kırmızı kan hücreleri yani alyuvarlar, yani eritrositler, akciğerden soluduğumuz temiz havayı kan sıvısı yardımıyla dokulara götürürler, dokulardan aldığı karbondioksiti de yine kan sıvısı yardımı ile atılmak üzere taşırlar.

                Fakat bu hamallık yapan kırmızı hücrelerinin gün geçtikçe yapısı bozulmaya başlar. İlginçtir, yapısını bozansa bir zamanlar kan sıvısı içerisinde beraber görev yaptığı arkadaşlarıdır, bazı beyaz kan hücreleridir. Bu beyaz kan hücrelerinin bir kısmı belirli süre sonra pasif göreve atanıp; dalağa, karaciğere, böbreğe ve diğer bazı organlara yapışırlar ve buraya uğrayan sevimli kırmızı kan hücrelerini tabiri caizse yıpratırlar. Yıpranan kırmızı hücreler belirli süre sonra iş yapamaz hala gelirler. Eski dostları ise kan hücrelerindeki demiri çıkarıp tekrar dolaşıma salarlar. Kırmızı kan hücrelerinin diğer yapılarını ise bir şekilde hayat sahnesinden silerler. Tam 120 günde bir bu döngü biz farkında olmadan tekrarlanır da tekrarlanır…


                İşte, “taze kan lazım” deyimi de bu aşamadan sonra devreye girer. Her görevin bir sonu vardır ve olmalıdır. Yıpranmış görevdaşın tıpkı kırmızı kan hücreleri gibi içlerindeki demiri, özü, bilgiyi, tecrübeyi kullanılmak üzere bir kenara koyup, görevi taze görevlilere bırakmak zorundadır. Bu bir evrensel döngüdür ve böyle kodlanmıştır. Dolayısıyla görevde dinozorlaşmak evrenin kurallarına karşı inatlaşmaktır. Bu inatlaşma hiçbir görevi mükemmele veya mükemmele yakına kılavuzlamaz.  Evrende sadece bir varlığın başlangıcı ve sonu yoktur ki o da yaratıcıdır.

DİĞER YAZILARI ZAMAN İÇİN DİRENMEK GEREKİR 01-01-1970 03:00 KIRŞEHİR LİSESİ NEREYE? 01-01-1970 03:00 KRALİYET AİLESİ 01-01-1970 03:00 3.9029, 3.9129, 3.9229, 3.9249 01-01-1970 03:00 SANAT VE TARİH 01-01-1970 03:00 Amaaan! 01-01-1970 03:00 KUCAKLAŞMA! 01-01-1970 03:00 AKPINAR DEPREMİ ÜZERİNE 01-01-1970 03:00 TUTSAK OLMAK! 01-01-1970 03:00 Bilim Yapın ya da… 01-01-1970 03:00 Hükümet Konağı Ankara Caddesi’ne mi Yapılmalı? 01-01-1970 03:00 İTAAT VE TAKAT 01-01-1970 03:00