Mucur Gazetesi
HV
29 MART Cuma 14:11

İTAAT VE TAKAT

HALİL DURUKAFA
HALİL DURUKAFA
Giriş Tarihi : 21-08-2015 11:23

1900’lü yılların başlarında Osmanlı tebaasından Arnavutluk’ta bir ayaklanma başlar, ayaklanma bir türlü bastırılamaz. Asker Çilova Boğaz’ını bir türlü geçememiştir. Alay Komutanına en üst rütbelerden emir gelir; “Geçin Şu Boğazı…” Komutan Emre karşılık şu ünlenen cevabı verir. “ İtaat varsa da takat! Yok.”

                Geldiğimiz süreçte politikacılar da, gazeteciler de, yazarlar da, patronlar da, işçiler de, köylüler de(bu liste uzatılabilir.) tıpkı tarihte olduğu gibi bir takatsizlik var. En başta Milletvekilleri seçim temposundan yorulmuşlar.  İnsanlar da yaşadıkları uzun süreli sinir harabiyeti nedeniyle yorgun gözüküyorlar. Dolayısıyla kimsenin canı hiçbir şey istemiyor. Bence, halk söyleyeceğini söylemiştir. Gerginlik ve anlaşmazlık istememektedir. Mesaj budur. Mesaj, uzlaşmadır… Halk, uzlaşın demiştir. Bu saatten sonra partilere düşense, uzlaşmaktır.

                Fakat görünen o ki uzlaşı da, çıkmazları oynamaktadır. Tarafların önceki söylemleri uzlaşıyı çıkmaza sokmaktadır.  Keşke partiler seçim kampanyalarındaki söylemlerinde daha seçici davranabilselerdi ya da daha ileriyi gören söylemler geliştirebilselerdi. Keşke, öyle oysaydı da geldiğimiz süreçte uzlaşı seçenekleri daha kolay çıksaydı. Neyse! Keşkeler hayatımızın her alanında var, var olmaya da devam edecek. Önümüze bakacağız. Şimdi gün o askerleri o boğazdan geçirme günüdür. Yapmalıyız…

 

                 Çünkü tarihte de o askerler, eninde sonunda o boğazı geçmiş ve o ayaklanmayı bastırmıştır. Bakın,  komutayı Mahmut Şevket Paşa almıştır. Ama kurmayı yoktur. Kurmaylığına tanıdık bir isim yapar. Mustafa Kemal… O askerler, o boğazı burunları bile kanamadan geçmiştir. Ve o ayaklanma bastırılmıştır.

YORUMLAR